Bayramdan sonraki 9 gün tatil bilmeden yollarda ve işte olduğum için, bayram gezisi yazıma ara verdim. Üstelik bugün 3 tane yazı yazdığıma göre, birikmişim.
Daha geçen hafta cuma günü geçtiğim yolu bu sefer tek başıma geçeyim dedim. Araçtan çektim fotoğrafları. Her birinde dursam, her halde şu saatte yeni gelmiş olurdum!
Bu arada, belki de dünya üzerinde tek? sevdiğim şiir olan Han Duvarları gelir aklıma Şarkışla tabelası gördüğümde.
İşte, Şarkışla yolundan Orta Anadolu'ya. Oysa o, Ulukışla'dır.
Bu evi çok beğendim.
Bu aralar şeker pancarı hasadı var. Geçen cuma bir traktörü durdurduğumuzda, adam ne var diye sormadan, hemen kabinden çıkıp bize bir sürü pancar verdi. Para kabul etmedi. "Dua edin yeter" dedi. Ama pancarlar, arkadaşla eve gitti, ben de o akşam evde yatıp sabah tekrar geri 58'e döndüm. Başlarına birşey gelmediyse pancarlar beni bekliyordur ofiste.
Bu iş yolculuklarını keyifli hale getirmeye çalışıyorum. Kahverengi tabela görünce girdim. Şahnur Köprüsü. Dulkadiroğulları'ndan kalmaymış. Bu soyad hala mevcut sanırım bu bölgede.
Köprüde tadilat vardı. Güzel foto çekemedim.
Yahu bu Kayseri bölgesine kış gelmemiş mi? Gün boyu tişörtleydim. Aşağıdaki fotoğrafı çektiğimde, avazım çıktığı kadar İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar diye bağırarak marş - türkü söylüyordum. 90ncı yılı ve daha nicelerini ülkemizin görmesi dileğiyle!!!
Ve Erciyes! Ağrı'dan sonra ufak ama, artık dağları fotoğraflarına bakıp tanıyabiliyor olmak da benim gururum olsun.
Sonra kente geldim. İlk geldiğimde çok beğenmiştim de, bugün aynı duygu yoğunluğunu yaşayamadım. Kent merkezinde, tarihi eserler duruyor. Alttaki Roma Mezarı. Eskiden de mi böyle merdivenliydi bilemiyorum.
Etrafında bir tur atayım dedim ve pişman oldum.
Bu ne pislik?!?!!? Belki de kentten soğutan bu olmuştur.
Güzel bir yanı var bu kentin. RedLiteDistrict'siz bir Amsterdam mübarek!
Kent pastırma kokuyor yav.
Bu da raylı toplu taşıma yolundaki çimler. Hareket halindeyken muhteşem görünüyor.
Kent merkezinde, 3 çelenk vardı. Başında da, elinde Türk Bayrağı olan başı kapalı bir teyze. Bebek arabasının yanında ayakta saygı duruşunda bulunan bir adam ve yollarda söylediğim marşlar çalıyordu. Teyze bayrağı sallarken, yanlarına gitmeye karar vermiştim ki, o kocaaa meydanı geçip, gidene kadar oradan ayrılmışlar. Sokaklar çok kalabalıktı, her yerde bayrak vardı da, kimse farkında değildi bugünün?!?!
Şehir yolları çok geniş. Bu çok iyi. Ama tarihi eserlerin içine dükkan açtıklarında görsel olarak çok kirletmişler. O nedenle çok iyi fotoğraflar yok elimde.
Park parası öderken, parkçı bey ile sohbet ettik. İnsanımız hangi şehirden olursa olsun, ne kadar güvenilir.
Bu arada, yemek yenilecek yegane yer Elmacıoğlu. Kale'nin arkasında. A evet, şehrin ortasında kale duruyor. Şu an içinde tadilat yapılıyor ya da yapılacak.
Lokantada öğrendim ki, tüm yiyecekleri oradaki kadınlar elleri ile yapıyorlarmış. Gidecekseniz, bana sorun ne yiyeceğinizi :D
Bir gece çok açtım, bir tetkik için birkaç gündür yemek yiyemiyordum. Bilgisayar başında yemek fotoğrafı görünce çok kötü olmuştum. O zamandan beri ve özellikle Ramazan aylarında zaten yapmıyorum, yemek fotoğrafı koymamaya karar verdim.
Parası olmayan zaten bakmaz falan demeyin. Al para var ama açtık işte! Neyse, yorgunluktan sinirli oldum.
Kaman'dan sonra da başka bir köprü bu. Çeşnigir'miş adı. Kaman ayrı bir yer. Japonlar ve bu ilçe hakkında araştırma yapmak ve görmek gerekiyor. Bekle beni Capon Bahçesi, seni görmeğe Avusturalya'lara boşuna gitmişim!
Neticede, ülkemi karış karış gezmek istiyorum. Karış karış!
Yorgun olmasam yazıcam da, yarın 10ncu günü aralıksız çalışmanın. Üstüne bir de kurumsal ne giycem soruları.
Çok sıkkınım. Kirpiklerim bundan beyazladı benim.
Daha geçen hafta cuma günü geçtiğim yolu bu sefer tek başıma geçeyim dedim. Araçtan çektim fotoğrafları. Her birinde dursam, her halde şu saatte yeni gelmiş olurdum!
Bu arada, belki de dünya üzerinde tek? sevdiğim şiir olan Han Duvarları gelir aklıma Şarkışla tabelası gördüğümde.
İşte, Şarkışla yolundan Orta Anadolu'ya. Oysa o, Ulukışla'dır.
Bu evi çok beğendim.
Bu aralar şeker pancarı hasadı var. Geçen cuma bir traktörü durdurduğumuzda, adam ne var diye sormadan, hemen kabinden çıkıp bize bir sürü pancar verdi. Para kabul etmedi. "Dua edin yeter" dedi. Ama pancarlar, arkadaşla eve gitti, ben de o akşam evde yatıp sabah tekrar geri 58'e döndüm. Başlarına birşey gelmediyse pancarlar beni bekliyordur ofiste.
Bu iş yolculuklarını keyifli hale getirmeye çalışıyorum. Kahverengi tabela görünce girdim. Şahnur Köprüsü. Dulkadiroğulları'ndan kalmaymış. Bu soyad hala mevcut sanırım bu bölgede.
Köprüde tadilat vardı. Güzel foto çekemedim.
Yahu bu Kayseri bölgesine kış gelmemiş mi? Gün boyu tişörtleydim. Aşağıdaki fotoğrafı çektiğimde, avazım çıktığı kadar İzmir'in Dağlarında Çiçekler Açar diye bağırarak marş - türkü söylüyordum. 90ncı yılı ve daha nicelerini ülkemizin görmesi dileğiyle!!!
Ve Erciyes! Ağrı'dan sonra ufak ama, artık dağları fotoğraflarına bakıp tanıyabiliyor olmak da benim gururum olsun.
Sonra kente geldim. İlk geldiğimde çok beğenmiştim de, bugün aynı duygu yoğunluğunu yaşayamadım. Kent merkezinde, tarihi eserler duruyor. Alttaki Roma Mezarı. Eskiden de mi böyle merdivenliydi bilemiyorum.
Etrafında bir tur atayım dedim ve pişman oldum.
Bu ne pislik?!?!!? Belki de kentten soğutan bu olmuştur.
Güzel bir yanı var bu kentin. RedLiteDistrict'siz bir Amsterdam mübarek!
Kent pastırma kokuyor yav.
Bu da raylı toplu taşıma yolundaki çimler. Hareket halindeyken muhteşem görünüyor.
Kent merkezinde, 3 çelenk vardı. Başında da, elinde Türk Bayrağı olan başı kapalı bir teyze. Bebek arabasının yanında ayakta saygı duruşunda bulunan bir adam ve yollarda söylediğim marşlar çalıyordu. Teyze bayrağı sallarken, yanlarına gitmeye karar vermiştim ki, o kocaaa meydanı geçip, gidene kadar oradan ayrılmışlar. Sokaklar çok kalabalıktı, her yerde bayrak vardı da, kimse farkında değildi bugünün?!?!
Şehir yolları çok geniş. Bu çok iyi. Ama tarihi eserlerin içine dükkan açtıklarında görsel olarak çok kirletmişler. O nedenle çok iyi fotoğraflar yok elimde.
Park parası öderken, parkçı bey ile sohbet ettik. İnsanımız hangi şehirden olursa olsun, ne kadar güvenilir.
Bu arada, yemek yenilecek yegane yer Elmacıoğlu. Kale'nin arkasında. A evet, şehrin ortasında kale duruyor. Şu an içinde tadilat yapılıyor ya da yapılacak.
Lokantada öğrendim ki, tüm yiyecekleri oradaki kadınlar elleri ile yapıyorlarmış. Gidecekseniz, bana sorun ne yiyeceğinizi :D
Bir gece çok açtım, bir tetkik için birkaç gündür yemek yiyemiyordum. Bilgisayar başında yemek fotoğrafı görünce çok kötü olmuştum. O zamandan beri ve özellikle Ramazan aylarında zaten yapmıyorum, yemek fotoğrafı koymamaya karar verdim.
Parası olmayan zaten bakmaz falan demeyin. Al para var ama açtık işte! Neyse, yorgunluktan sinirli oldum.
Kaman'dan sonra da başka bir köprü bu. Çeşnigir'miş adı. Kaman ayrı bir yer. Japonlar ve bu ilçe hakkında araştırma yapmak ve görmek gerekiyor. Bekle beni Capon Bahçesi, seni görmeğe Avusturalya'lara boşuna gitmişim!
Neticede, ülkemi karış karış gezmek istiyorum. Karış karış!
Yorgun olmasam yazıcam da, yarın 10ncu günü aralıksız çalışmanın. Üstüne bir de kurumsal ne giycem soruları.
Çok sıkkınım. Kirpiklerim bundan beyazladı benim.