Gün geçmiyor ki, dünya üzerinde bir kadın, bir erkek veya daha fazlası tarafından taciz edilmesin.
Tacizci kadın da var kabul ama erkeklerin bu hali nasıl tedavi edilecek?
Kendi meseleme geleyim. Şiştim artık anlatayım bitsin kafamda.
Anlatmıştım, ilk yardım eğitimi aldık diye. Eğitmen sıradan bir adam bana göre. Eğitim boyunca biraz ön plana çıkmış olabilirim. O da normal yani, vücuttaki kemik sayısı kaç, rentek, heimlich vs en çok cevap veren bendim. O da olsun yani, eşeği bağlasan öğrenir. Senelerdir alıyorum bu eğitimi.
Onun dışında, aralarda, sigara içilirken, tvyi laptopa bağlama vs gibi durumlarda hiç karışmadım. Hiç. Adamla özel bir sohbet yapmadım. Sadece eğitim yeri için beni aradığında, adresi ve ilgili telefon numarasını isteği üzerine sms atmıştım. Daha tanışmamıştık.
Eğitim bitti. Sonra sınavlar kısmı var tabi. Bir de evrak teslimi. Arkadaş, biz hep şehir dışında çalışınca bunlarla uğraşmadık.
Eğitim düzenleme işi BENİM OLMAMASINA RAĞMEN, bilen olmadığı için de bana kaldığı için (öyle aptal, bilgisiz, kötü niyetli ve işine vakıf olmayan bir adamla çalışıyorum ki, böğrümdeki öküz büyüyor bak) adamla ben muhatap olmak zorunda kaldım. Ama adam eğitmen. Bu işi üstlenen kendi şirketlerinde P hanım olmasına rağmen, ben "eğitmen gelip alacakmış fotoğrafları ve nüfus kağıdını" dediğimde o salak da şaşırmıştı. P hanım hakikaten samimiyetsiz tokalaşmanız dışında aptal olduğunuzu düşünüyorumç
Netice, adam görevi dışı bu işlerle ilgileniyor, ben de. Benimki mecburiyetten. Onunki gönüllü.
"Ofise gelicem" dedi. Salak eğitim aldığımız yere gitmiş. Sonraki gün ofise geldi. Sohbet ettik. Üsuldendir.
Nerede oturuyorsunuz diye sordu. Yakın dedim. Yürünecek mesafede. Konu yürümeye geldi.
"Spor yaptığınız belli. Vücudunuz çok düzgün" dedi. Sustum ama gözümü de devirdim yani.
Fotoğrafları İK'dan alacak tabi. Üst kata çıkartıyorum onu merdivenlerden. Ayağımda kurumsal az topuklu pabuçlar var. Eminim götüme de bakıyor. Bana dedi ki, "bu topuklularla yürümüyorsunuz umarım." sana ne ya?
Bir daha sordu. "Hayır, elbette" dedim.
İK'dan fotoları alıcak.
"J hanım en iyi öğrencim" dedi.
Sonra sınav zamanı geldi. Benim başka sınavım var diye bir sonrakine girdim. Bu durumda tek başıma girecektim ama neyse ki, bir önceki sınavdan kalanlar da gelince tek kalmadım.
Yolu bilmiyorum, kış lastiği yok. Adam "ben sizi götürürüm J hanım" dedi telefonda. Çünkü sınav saatlerini de bana bildiriyor. Aman dedim nolcak.
"Ben sizi Ank'nın herhangi bir noktasından alıırım, hiç sorun değil J hanım. Erken gidip kahvaltı yaparız" dedi sonra. Noluyo lan dedim ben de. "Ben kahvaltı yapmadan evden çıkmam" dedim. Sonra bişiler demeye devam etti. Asansördeydim, sesi kesildi. Suratına kapattım. Hemen aradı. Kırmızıya bastım. Sms attı. Kahvaltı işi olmayınca "15dk sonrasına alırım sizi" dedi.
Neyse, mecbur kaldım, yol bilmiyorum hala ve ciddiye de almadım.
Aldı beni o sabah. Almaya gelince sms attı, ki yoldaydım. Cevap vermedim. Bindim araca. Off sıcak. "Aman sıcak, pencereyi açalım" dedim.
"kokuyor mu araba" dedi, telaşlandı. Yolda da "sizin işler kesat galiba, bu kadar ilgi vs" dedim. Geveledi. Dandik firma isimleri saydı falan. "Ama biz şirketinizi sevdik, çalışmak istiyoruz. Sizi de çok sevdik" dedi. Te allam. Ben bişi demedim tabi. Neyini sevicem olm daha!
Ülkenin halinden dem vuruyoruz.
"Bize lider lazım" dedi. Buna da sinir oluyorum. "Biz olalım" dedim. Sonra yaşa geldi konu. "Aynı yaştayız" dedi imalı.
Erken gidince sınav yerine, kantine gittik. Çay içecekmişiz. Ben içmem dedim. AAY NEFRET EDİYORUM ÇAYDAN. gerçekten.
"Başka bişi için, kahve?" amk. "Yeşil çay içerim" dedim. Girdik. Oraya gelen diğer sağlıkçılarla tanıştırdı beni. Bir iltifatlar bir iltifatlar. "En iyi öğrencim" mi kalmadı, neyse burada pek kişisel yavşaklık olmadı ama kendimi sevgilisi gibi hissettim. Rahatsız oldum yine.
Sonra dışarı çıktık. Arabadan mankenleri aldı. Ben de bakınıyorum kızlar nerede diye. Geldiler. Oh yanaştım onlara.
Sonra yazılı sınava gireceğiz. "Ben sizi dışarıda bekliyor olacağım" dedi. Git.
Soyadımı yanlış yazmış. Kadın düzeltsin diye kafa kağıdımı gösteriyorum. "Benim en iyi öğrencim" diyor kadına. O esnada silgi arıyorum üzerimde. Hemen çıkartıp parmak kadar silgi veriyor. "Of onunla silemem ben" diyorum artık. Bunaldım.
Kızlarla konuştuk o yokken. Anlattım biraz. Onlar da dalga geçtiler: "zamanla seversin, biz sınavı geçene kadar idare et" diye. Çıkışta da bir program yapmış sanırım adam. Kızlarla anlaştım. "Ben sizinle döneceğimi söyleyeceğim" diye.
Neyse, yine beni ön plana almalar vs. Pratiği de olduk. O ön sıradaydı. Biz arkada. Hepimizinki bitince, kızlar "biz gidiyoruz" diye seslendiler, el salladılar. Ben de "teşekkürler" dedim.
Durdu bir, parmağını kaldırdı. "1 dakika" dedi. Suratında öyle bir ifade var ki adamın, dünyası yıkılmış.
Kaçtık, ben taksiyle döndüm eve. Ama taksiyi beklerken önümden geçer mi diye korktum.
Sonra da, pzt sınav sonuçları açıklanacaktı, ben de yoldaydım. Whatsapp'tan mesaj "J hanım sınavı geçtiniz".
Ya, önceki ekibin sonuçlarını vermeyen adam bana özel mesaj atıyor.
Teşekkürler dedim blokladım.
Sonra da o geceydi sanırım. Bir kabus gördüm.
Adam peşimde. Kolumu tutuyor, ağlıyor falan. Terlemişim uyandım ve çok korktum.
Ağlayan adamlardan uzak durmak lazım.
Sonraki gün kendime gelemedim. O kadar etkisinde kaldım. Hala da korkuyorum.
Sonra zaten şirket olarak yamuk oldukları için onlarla çalışmama kararı aldık. Eksik belgeleri gelip almasın diye kızlar kargo ile yolladılar. Ama "ben gelir alırım" demiş. İtiraz etmişler, "kargo daha kolay, zahmet etmeyin" diye.
Uzun süre de, gelir diye çok korktum.
Çalışmama kararını P hanıma ben ilettim Ege'deyken. Hemen arkasından bu aradı. Yine kırmızıyı çektim.
Telefonunu da blokladım. Güzelmiş bu androidler.
Ofise dönünce bir baktım ofis telefonuma; 12 cevapsız arama. 6sı falan ona ait. Ard arda aramış. Sabah ramış, akşam tekrar aramış 2 hafta boyunca.
Ama hala korkuyorum. Kartları getirmek isteyecektir.
Benzer korkuyu, Doğu Anadolu'da iş için bir ecnebi ile sahayı dolaşırken, arkamızda bizi bir gün arabayla her gittiğimiz yerde takip eden bir adam yaşatmıştı. Bu iki olayda da kendimi çok çaresiz hissetmiştim.
Sonra sokakta, evlerinde bıçaklanan kadınları düşündüm. Çok kötü çok. İş çıkışlarımda da korktuğum oluyor. Ama oraya varmaz diye düşünüyorum.
Çok zavallısınız. Zavallı olduğunuz için de, ısrara ve şiddete baş vuruyorsunuz.