Yorucu bir hafta. Bitse de dinlensek!
Artık tek başıma yolculuk yapmaktan bıkmışken, 2 kişi daha geldi benimle bu sefer. Arka koltuklarda ayaklarımı çıkarıp, uyuya uyuya gittim işe!
Ama dönüşte, yine tektim. Bir de hız kısıtlamaları vs, yol git git bitmiyor!
45in nesi ünlüyse bari Benjamin bana yoldaş olsun dedim.
Önce giderken gözüme kestirdiğim üzümleri çektim bir bağda. Kıyıya yakın bağlarda hasat olmuş, iç taraftakiler daha dallarındaydı.
Bir bağa girdim, torsom kadar üzüm salkımları vardı ama bir tanesini bile koparmadım. Haksızlıkmış gibi geldi.
Yolda bu sefer bir tütün hasadını gördüm ama virajdaydı girişi. Hayıflanarak giderken, 3 kişi gördüm tütün toplayan. Benim bildiğim erken vakitlerde toplanır ancak hava bulutlu diye geçe kalmışlar.
Ben aracı yol kenarına park edip, oradaki insanlara doğru yürürken el sallamaya, hoşgeldin diye bağırmaya başladılar. "Nasıl güzel insanlarsınız siz" dedim ilk cümle olarak. Ağlak biri olarak (yaştan galiba) gözlerim yaşararak gittim yanlarına. Sarıldım ve ağladım bu insanlara! Eda teyze önce bir sordu. Kötü bir şey yok, iyilikten ağlıyorum dedim.
İzin istedim fotoğraf için. Ne demek!! Sofraya çağrıldım ama Eda teyze niyetliymiş. Başka zaman dedim. Artık 58 ilindeki ikinci ailem gibi, 45 ellerinde de bir aileye sahip oldum.
Adresler, telefonlar. Bir de güzel fotoğraflardan bastırıp, çerçeveletip kendi ellerimle götüreceğim. Postalamayı düşündüm de, her ay gittiğim yolda neden kendim vermemeyim ki!
İşte Eda Teyze!
Eda teyzenin tütün karası elleri.
Oraya gitmişken PeriBacaları'nı ikinci defa çektim. Bu sefer şarjım var diye, daha güzel çekmişim!
Genel görüntü.
Bu daha sonra ama foto sırasını değiştiremeyeceğim.
Ve dizilmiş, kurumayı bekleyen tütün yaprakları. Ben de dizdim küçükken tütün! Çok keyifli ve yapışkan bir işti!
Savaşçı edası ile Eda Teyze!
:)
Bu da sek-si fotoğrafları için tıklayınız üzümü. Ramazanda özür dilerim ama meyve yemeye heveslenen çok az insan var tanıdığım.
Bu da tekrar bacalar! Yanardağını da gördüm ama çekmedim. Bu ülke cennet!
Erken döndüm bu sefer. Ama zor oldu.
Yarın bakalım neler olacak. Stres dolu bir gün olacak benim için.
Ama kendim için birşeyler ortaya koyabilmiş olmanın hazzındayım.
Artık tek başıma yolculuk yapmaktan bıkmışken, 2 kişi daha geldi benimle bu sefer. Arka koltuklarda ayaklarımı çıkarıp, uyuya uyuya gittim işe!
Ama dönüşte, yine tektim. Bir de hız kısıtlamaları vs, yol git git bitmiyor!
45in nesi ünlüyse bari Benjamin bana yoldaş olsun dedim.
Önce giderken gözüme kestirdiğim üzümleri çektim bir bağda. Kıyıya yakın bağlarda hasat olmuş, iç taraftakiler daha dallarındaydı.
Bir bağa girdim, torsom kadar üzüm salkımları vardı ama bir tanesini bile koparmadım. Haksızlıkmış gibi geldi.
Yolda bu sefer bir tütün hasadını gördüm ama virajdaydı girişi. Hayıflanarak giderken, 3 kişi gördüm tütün toplayan. Benim bildiğim erken vakitlerde toplanır ancak hava bulutlu diye geçe kalmışlar.
Ben aracı yol kenarına park edip, oradaki insanlara doğru yürürken el sallamaya, hoşgeldin diye bağırmaya başladılar. "Nasıl güzel insanlarsınız siz" dedim ilk cümle olarak. Ağlak biri olarak (yaştan galiba) gözlerim yaşararak gittim yanlarına. Sarıldım ve ağladım bu insanlara! Eda teyze önce bir sordu. Kötü bir şey yok, iyilikten ağlıyorum dedim.
İzin istedim fotoğraf için. Ne demek!! Sofraya çağrıldım ama Eda teyze niyetliymiş. Başka zaman dedim. Artık 58 ilindeki ikinci ailem gibi, 45 ellerinde de bir aileye sahip oldum.
Adresler, telefonlar. Bir de güzel fotoğraflardan bastırıp, çerçeveletip kendi ellerimle götüreceğim. Postalamayı düşündüm de, her ay gittiğim yolda neden kendim vermemeyim ki!
İşte Eda Teyze!
Eda teyzenin tütün karası elleri.
Oraya gitmişken PeriBacaları'nı ikinci defa çektim. Bu sefer şarjım var diye, daha güzel çekmişim!
Genel görüntü.
Bu daha sonra ama foto sırasını değiştiremeyeceğim.
Ve dizilmiş, kurumayı bekleyen tütün yaprakları. Ben de dizdim küçükken tütün! Çok keyifli ve yapışkan bir işti!
Savaşçı edası ile Eda Teyze!
:)
Bu da sek-si fotoğrafları için tıklayınız üzümü. Ramazanda özür dilerim ama meyve yemeye heveslenen çok az insan var tanıdığım.
Bu da tekrar bacalar! Yanardağını da gördüm ama çekmedim. Bu ülke cennet!
Yolda bir ara öyle sıkıldım, öyle yoruldum ki, doğuya karşı sürmek her zaman daha yorucu. Baktım sağ topuğum, dizlerim ağrıyor. Evet, senenin diz ağrısı vaktine geldik yine. Kilo da almadım :s
Debriyaj ayağımla gaza bastım. Kuruz kontrol da yok ki araçta!
"Ay bu halde foto mu çekmişşş!1"
Çektim çünkü uykumu dağıtmalıydım. Dağıldı da bir süre.
Sonra, önüme bu kanatlar çıktı. Ben çok gördüm yakından. Bir de siz görün istedim. Kırmızı uçlu kanatlar; yaklaşık 5m.Erken döndüm bu sefer. Ama zor oldu.
Yarın bakalım neler olacak. Stres dolu bir gün olacak benim için.
Ama kendim için birşeyler ortaya koyabilmiş olmanın hazzındayım.